Diyetisyenlerin öncelikli görevlerinden bir tanesi beslenme eğitimi verebilmektir, bu özellik kimi zaman danışan-diyetisyen ilişkisinde öğrenci-öğretmen ilişkisinde rastladığımız durumlara neden olabilmektedir. Diyete ve diyetisyene karşı oluşan sorumluluk bilinci, kendinize ve bedeninize karşı hali hazırda olan sorumluluğun önüne geçebilir. Bu nedenden dolayı, diyetisyeni hayal kırıklığına uğrattığını düşünmek, kendini problemler yaşadığı beslenme programı sonunda suçlu hissetmek ve diyette yaşanılan sorunları söylerken utanmak hatta söylememek gibi davranışlara sıkça rastlamaktayız.
Okulda öğrenci olduğumuz dönemlerde, eğitimimizi kişiselleştiremediğimiz ve bir gruba uymak zorunda olduğumuz için diğer öğrencilerle, sınıflarla ve gruplarla sürekli olarak yarış halinde olduğumuzu düşünürüz. Fakat aksine, beslenme düzeni ve eğitimi tamamen kişisel bir süreçtir. Etrafınızdaki insanlarla, aynı diyetisyene gittiğiniz insanlarla ve farklı yöntemler deneyen kişilerle yarış halinde olmadığınızı ve herkesin beslenme serüveninin ve sağlık sonuçlarının tamamen kişisel olduğunu anlamanız sizi daha iyi hissettirecektir.
Sizin belirli bir periyotta verdiğiniz kiloları ve sorunları sizden tamamen farklı bir psikoloji ve fizyolojiye sahip bir bedenle kıyaslamak, kendinize yapacağınız büyük bir haksızlıktır. Bunun yanı sıra, kişisel beslenme düzeninde sorumlu olduğunuz tek kişi ne danışmanınız ne de çevrenizdeki insanlardır. Unutmayın ki bu süreçte siz sadece kendi
bedeninize karşı sorumlusunuz. Bu nedenden dolayı, diyet yapılan dönemlerde diyetisyenler ile
yapılan düzenli görüşmeler size, bir günah çıkarma seansı hatta duruşma hissi veriyor olabilir. Üstelik vücudumuzun stres seviyesini arttıracak bu hisler sizleri beslenme davranışı bozukluklarına yönlendireceğini de söylemeliyim.
Bedeninize ve ruhunuza huzur verecek beslenme düzenlerinde görüşmek üzere.
Konuk Yazar
Yağmur Uzunçay
Comentarios